Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Arzu Topaloğlu, korona virüs nedeniyle 1 yılda 89 eğitimcinin, son 1 haftada ise 7 öğretmenin hayatını kaybettiğini söyledi.
"Acımız tarifsizdir" diyen Topaloğlu, "Çünkü önlenebilir ölümleri yaşıyoruz. Fakat ölümlerle dalga geçercesine bağımsız anaokullarının ve yüz yüze sınavların yapıldığını da görmekteyiz" dedi.
SINAVLAR ERTELENMELİ
"Hiçbir sınav yaşamdan, sağlık hakkından, öğrencilerimizin eğitim hakkından değerli değildir" diyen Eğitim Sen Başkanı Topaloğlu, "Sürecin bu aşamaya gelmesinin, kontrol edilemez boyutlara ulaşmasının sorumlularını sağlık ve eğitim emekçileriyle duygudaşlığa davet ediyoruz. Vakaların arttığı, milyonlarca öğrencimizin eğitime erişemediği, müfredatın seyreltilmediği, eşitsizliğin derinleştiği bir gerçeklikte; başta Liseye Giriş Sınavı olmak üzere merkezi sınavlar iptal edilmelidir! Salgının en şiddetli halini yaşadığımız şu dönemde bile kararların insan hayatını önceleyen yerden değil, özel sektörün ekonomik ihtiyaçları üzerinden alındığına tanıklık etmekteyiz" diye konuştu.
İZİNLER KULLANDIRILMIYOR
Öğretmenlerin aşılama programına alınmadığını belirten Arzu Topaloğlu, şöyle konuştu; "Okullarımızda sınav merkezli olarak alınan kararlar neticesinde 8 ve 12. sınıflar yüz yüze eğitime devam etmekte fakat eğitimciler aşılanma programına alınmamaktadırlar. Bu süreçte önceliğin yüz yüze eğitime devam eden eğitim çalışanlarına verilmesi gerekirken hangi mantıkla uzaktan eğitime geçen ilkokul öğretmenlerine aşılamada önceliğin verildiğini anlamakta zorlandığımızı da ifade etmek isteriz. Eğitim çalışanları ciddiyetten uzak insan hayatını bu kadar yok sayan kararlarla her gün ölmeye devam etmektedirler. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı genelgesinde 10 yaş altı çocuğu olan kadın kamu çalışanlarının idari izinli sayılacağı kararına ilişkin olarak ilimizde de bu izni kullanmak isteyen eğitim emekçisi arkadaşlarımıza bu hakkın kullandırılmasında sorun çıkarıldığını duymaktayız. Genelgeye rağmen, kendilerini iyi yönetici zanneden birkaç işgüzar okul müdürünün kadın arkadaşlarımıza türlü engeller çıkartmaları kabul edilemezdir. Biz biliyoruz o koltuklara liyakatli oldukları için oturmadıklarını. Yöneticiliği mobbing, tehdit ve baskı ile yapabileceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bu konuda sendikamız tüm eğitim çalışanlarının haklarının korunması noktasında gerekli hukuki süreci işletecektir."
"Acımız tarifsizdir" diyen Topaloğlu, "Çünkü önlenebilir ölümleri yaşıyoruz. Fakat ölümlerle dalga geçercesine bağımsız anaokullarının ve yüz yüze sınavların yapıldığını da görmekteyiz" dedi.
SINAVLAR ERTELENMELİ
"Hiçbir sınav yaşamdan, sağlık hakkından, öğrencilerimizin eğitim hakkından değerli değildir" diyen Eğitim Sen Başkanı Topaloğlu, "Sürecin bu aşamaya gelmesinin, kontrol edilemez boyutlara ulaşmasının sorumlularını sağlık ve eğitim emekçileriyle duygudaşlığa davet ediyoruz. Vakaların arttığı, milyonlarca öğrencimizin eğitime erişemediği, müfredatın seyreltilmediği, eşitsizliğin derinleştiği bir gerçeklikte; başta Liseye Giriş Sınavı olmak üzere merkezi sınavlar iptal edilmelidir! Salgının en şiddetli halini yaşadığımız şu dönemde bile kararların insan hayatını önceleyen yerden değil, özel sektörün ekonomik ihtiyaçları üzerinden alındığına tanıklık etmekteyiz" diye konuştu.
İZİNLER KULLANDIRILMIYOR
Öğretmenlerin aşılama programına alınmadığını belirten Arzu Topaloğlu, şöyle konuştu; "Okullarımızda sınav merkezli olarak alınan kararlar neticesinde 8 ve 12. sınıflar yüz yüze eğitime devam etmekte fakat eğitimciler aşılanma programına alınmamaktadırlar. Bu süreçte önceliğin yüz yüze eğitime devam eden eğitim çalışanlarına verilmesi gerekirken hangi mantıkla uzaktan eğitime geçen ilkokul öğretmenlerine aşılamada önceliğin verildiğini anlamakta zorlandığımızı da ifade etmek isteriz. Eğitim çalışanları ciddiyetten uzak insan hayatını bu kadar yok sayan kararlarla her gün ölmeye devam etmektedirler. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı genelgesinde 10 yaş altı çocuğu olan kadın kamu çalışanlarının idari izinli sayılacağı kararına ilişkin olarak ilimizde de bu izni kullanmak isteyen eğitim emekçisi arkadaşlarımıza bu hakkın kullandırılmasında sorun çıkarıldığını duymaktayız. Genelgeye rağmen, kendilerini iyi yönetici zanneden birkaç işgüzar okul müdürünün kadın arkadaşlarımıza türlü engeller çıkartmaları kabul edilemezdir. Biz biliyoruz o koltuklara liyakatli oldukları için oturmadıklarını. Yöneticiliği mobbing, tehdit ve baskı ile yapabileceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bu konuda sendikamız tüm eğitim çalışanlarının haklarının korunması noktasında gerekli hukuki süreci işletecektir."