Samsun'da koronavirüs salgınının ilk gününden itibaren gece gündüz demeden hastaları iyileştirmek için yoğun çaba sarf eden sağlık çalışanlarının anlattıklarına lütfen kulak verin...
Kovid-19 ile mücadele sürecinde aileleri ve sevdiklerinden ayrı kalan yoğun bakımda görevli sağlık görevlileri, yaşadıklarını unutamıyor.
Vaka sayısının yükseldiği son dönemde yükleri daha da artan sağlık çalışanları, herkesi maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymaya, hastalığı ciddiye almaya davet ediyor.
Vakaların, tedbirlere ve izolasyon sürecine uyulmadığında aile içinde daha çok yayıldığını vurgulayan sağlıkçılar, aileleri ve çocuklarını uzun süre göremeden hastaları sağlıklarına kavuşturma mücadelesi veriyor.

Gazi Devlet Hastanesi Kovid-19 Yoğun Bakım Servisi'nde görevli hemşire Kader Büyükgüler, 10 yıllık hemşire olduğunu, marttan bu yana meslek hayatının en zor ve yoğun dönemini geçirdiğini söyledi.
Yoğun bakımda yatan hastaları kendi aileleri olarak gördüklerini, bütün güçleriyle onları iyileştirmeye çalıştıklarını dile getiren Büyükgüler, "Elimizden kayıp giden insanlar da oluyor. Burada yaşadıklarımızı hatırlayınca geceleri uyuyamıyoruz. Herkes kötü şeyler yaşadı ama biz birebir şahit oluyoruz. Bazen bizim de gücümüz yetmiyor" dedi.
MASKEYİ TAM OTURTARAK TAKIN, YALVARIYORUM
Ailesini uzun süredir göremediğine dikkati çeken hemşire Büyükgüler, yoğun bakımda yaşadıklarını şöyle anlattı: "Yoğun bakımda karı koca vardı. Birbirlerinin yoğun bakımda olduklarından haberleri yoktu. Erkek hastamızı kaybettik ama eşinin bundan haberi yoktu. Diyeceğim o ki yandaki odada eşin ya da annen ölüyor ama bundan haberin bile olmuyor. O yüzden maskeyi tam oturtarak takın rica ediyorum, hatta yalvarıyorum. Sosyal mesafeye dikkat edin. Ben ailemi ne kadar süredir görmüyorum, onu da bilmiyorum. Nefes alıyorsanız bugüne şükredin. Başka insanların nefesine sebep olmayın."

'ELİMİ BIRAKMA' DİYORDU
Hemşirelik mesleğini 25 yıldır icra eden Cevat Balöz de insanların Kovid-19'u ciddiye almaları gerektiğini, virüsün daha çok aile içinde yayıldığını belirtti.
Yaklaşık 8 aydır annesi ve babasını göremediğini, kızını ise ancak haftada bir gün 2-3 saat görebildiğini kaydeden Balöz, "O riski almak istemediğim için yanlarına gitmiyorum. Burada yoğun bakımda bir odada anne, diğer odada oğlu yatıyor. Önce oğlu geldi, bir süre sonra annesi. 4 gün önce çok sevdiğimiz bir abimizi kaybettik. Burada 3 gün kaldı. İlk geldiğinde durumu iyiydi. Yemek yiyordu, su içiyordu, sohbet ediyorduk ama birkaç gün sonra solunum cihazına bağlandı. 'Cevat elimi bırakma' diyordu" ifadelerini kullandı.

3 YAŞINDAKİ KIZIMI GÖREMİYORUM
Anestezi uzmanı Erdem Beyazıt ise sağlık çalışanları olarak salgın sürecinde fiziksel, mental ve psikolojik anlamda yıprandıklarını ifade etti.
Güçlü bir sağlık sistemi olduğunu ancak artan vakalar ile kapasitenin artık zorlandığını vurgulayan Beyazıt, şöyle devam etti: "Uzun zamandır 3 yaşındaki kızımı, aile büyüklerimi göremiyorum, aynı ortamda bulunamıyorum. Sağlık çalışanları virüslü ile enfekte olduğu için bazıları görevlerini yapamaz hale geldi, bazıları hayatını kaybetti. Aynı aileden anne, baba, çocuk, hepsi ne yazık ki yoğun bakımda yatıyordu. Hastalar buraya bilinçleri açık geliyor ama sonra solunum sıkıntısı çekiyor, ölüm korkusu yaşıyor."
Kovid-19 ile mücadele sürecinde aileleri ve sevdiklerinden ayrı kalan yoğun bakımda görevli sağlık görevlileri, yaşadıklarını unutamıyor.
Vaka sayısının yükseldiği son dönemde yükleri daha da artan sağlık çalışanları, herkesi maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymaya, hastalığı ciddiye almaya davet ediyor.
Vakaların, tedbirlere ve izolasyon sürecine uyulmadığında aile içinde daha çok yayıldığını vurgulayan sağlıkçılar, aileleri ve çocuklarını uzun süre göremeden hastaları sağlıklarına kavuşturma mücadelesi veriyor.

Gazi Devlet Hastanesi Kovid-19 Yoğun Bakım Servisi'nde görevli hemşire Kader Büyükgüler, 10 yıllık hemşire olduğunu, marttan bu yana meslek hayatının en zor ve yoğun dönemini geçirdiğini söyledi.
Yoğun bakımda yatan hastaları kendi aileleri olarak gördüklerini, bütün güçleriyle onları iyileştirmeye çalıştıklarını dile getiren Büyükgüler, "Elimizden kayıp giden insanlar da oluyor. Burada yaşadıklarımızı hatırlayınca geceleri uyuyamıyoruz. Herkes kötü şeyler yaşadı ama biz birebir şahit oluyoruz. Bazen bizim de gücümüz yetmiyor" dedi.
MASKEYİ TAM OTURTARAK TAKIN, YALVARIYORUM
Ailesini uzun süredir göremediğine dikkati çeken hemşire Büyükgüler, yoğun bakımda yaşadıklarını şöyle anlattı: "Yoğun bakımda karı koca vardı. Birbirlerinin yoğun bakımda olduklarından haberleri yoktu. Erkek hastamızı kaybettik ama eşinin bundan haberi yoktu. Diyeceğim o ki yandaki odada eşin ya da annen ölüyor ama bundan haberin bile olmuyor. O yüzden maskeyi tam oturtarak takın rica ediyorum, hatta yalvarıyorum. Sosyal mesafeye dikkat edin. Ben ailemi ne kadar süredir görmüyorum, onu da bilmiyorum. Nefes alıyorsanız bugüne şükredin. Başka insanların nefesine sebep olmayın."

'ELİMİ BIRAKMA' DİYORDU
Hemşirelik mesleğini 25 yıldır icra eden Cevat Balöz de insanların Kovid-19'u ciddiye almaları gerektiğini, virüsün daha çok aile içinde yayıldığını belirtti.
Yaklaşık 8 aydır annesi ve babasını göremediğini, kızını ise ancak haftada bir gün 2-3 saat görebildiğini kaydeden Balöz, "O riski almak istemediğim için yanlarına gitmiyorum. Burada yoğun bakımda bir odada anne, diğer odada oğlu yatıyor. Önce oğlu geldi, bir süre sonra annesi. 4 gün önce çok sevdiğimiz bir abimizi kaybettik. Burada 3 gün kaldı. İlk geldiğinde durumu iyiydi. Yemek yiyordu, su içiyordu, sohbet ediyorduk ama birkaç gün sonra solunum cihazına bağlandı. 'Cevat elimi bırakma' diyordu" ifadelerini kullandı.

3 YAŞINDAKİ KIZIMI GÖREMİYORUM
Anestezi uzmanı Erdem Beyazıt ise sağlık çalışanları olarak salgın sürecinde fiziksel, mental ve psikolojik anlamda yıprandıklarını ifade etti.
Güçlü bir sağlık sistemi olduğunu ancak artan vakalar ile kapasitenin artık zorlandığını vurgulayan Beyazıt, şöyle devam etti: "Uzun zamandır 3 yaşındaki kızımı, aile büyüklerimi göremiyorum, aynı ortamda bulunamıyorum. Sağlık çalışanları virüslü ile enfekte olduğu için bazıları görevlerini yapamaz hale geldi, bazıları hayatını kaybetti. Aynı aileden anne, baba, çocuk, hepsi ne yazık ki yoğun bakımda yatıyordu. Hastalar buraya bilinçleri açık geliyor ama sonra solunum sıkıntısı çekiyor, ölüm korkusu yaşıyor."