Samsun'un Alaçam ilçesine 33 km’lik mesafede bulunan 1650 rakımlı Dürtmen Dağı’nda iddiaya göre; Kavak-Havza-Atakum ilçeleri arasındaki Şahin Dağları’nda altın arama çalışmaları yapan Kanadalı Centerra Madencilik tarafından yine altın arama çalışması yapılması için ruhsat verildi.Gazete Gerçek'ten Haydar Öztürk'ün haberine göre Kanadalı şirket, Dürtmen Dağı’nda altın, bakır, çinko, gümüş ve kurşun arama faaliyetleri yürütecek. Şahin Dağları’nı altın arama çalışmaları kapsamında büyük doğa tahribatına yol açan şirketin, doğal güzellikleriyle öne çıkan dağ, doğaseverlerin doğa yürüyüşü rotasında yer alan Alaçam ilçesindeki Dürtmen Dağı’nı da talan edileceği gündeme geldi.Aynı zamanda yayla olarak dikkat çeken, tarımsal ürünleriyle meşhur Dürtmen Dağı’nda Kanadalı Centerra Madencilik şirketinin ‘altın arama ruhsatı’ aldığı öğrenildi. MECLİS ÜYESİ TEPKİ GÖSTERDİSamsun Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Alaçam Meclis üyesi Tayyar Tabak, “Dürtmen yaylamızda altın madeni aranacaktır. Biz CHP olarak Alaçam'ın geleceğini karartacak bu maden aramasına dur diyeceğiz” açıklaması yaptı.
BAFRA OVAMIZ TEHLİKEDE!Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Atila Tekcan ise, “Dürtmen dağlarından Şahin dağlarına kadar olan bölgede bulunan ormanlık alanlar, endemik türler, su kaynakları için tehlike yaratacak bir süreç başlıyor. Koruma altında bulunan Bafra Ovası’nın devamı olan ormanlarımız katledilecek, yer altı sularımız zehirlenecektir” dedi.DOĞA VE ÇEVRE KATLİAMIDIRCHP’li Atila Tekcan, şöyle konuştu; “Alaçam ilçemizde Dürtmen dağlarında altın madeni aranacakmış. Örneğini Fatsa’da yaşadık. Yerin altını, üstünü vahşi madenciliğe açmak gelecek kuşakların yaşam hakkını çalmaktır. Karadeniz Bölgesi’nin her santimine gerek altın, gerek bakır ve diğer maden ruhsatı vermek doğa ve çevre katliamı demektir. Telafisi olmayan zararlar açacaktır. Bunun kazananı yabancı şirketler, kaybedeni maalesef biz ve bizden sonraki nesillerimizdir. Bu madenlere ruhsat verenler gerekçelerini açıklasınlar. Kendi ülkelerinde doğasına sahip çıkan idarecilerden alamadıkları maden izinlerini bizim ülkemizde nasıl alıyorlar? Onlarınki doğa ve çevre koruma tedbirleriyse bizim uygulamalarımızın adı nedir? Çocuklarımızın hiç değeri yok mu. Bizim haklarımızı idareciler savunmazsa kim savunacak?"
